17 Ekim 2010 Pazar

BENİM ADIM SEPYA


Adımla ses uyumu yaratıyor sepya, şiirsel bir uyum sağlıyor sanki aramızda.

Ben “mesut insanlar fotoğrafçısı”yım.

Yaşamın akışı içinde bir anı yakalayıp bir fotoğraf karesi içine aldığım o sonsuz kesintide, renkler birden sepyaya dönüşüyor.

Geçmişin anılarıyla dolu buğulu bir ses yükseliyor fotoğraftan.

Orada hüznün sararmış, solgun, sepya anıları var.

Hiç unutmam; çocukken fotoğraf albümlerine bakmayı ne çok severdim.
Eski zamanlar içinden bana bakan insanlar sepya renkli gülüşleriyle ruhumu doldururlardı.

Sepya, eskinin mesut insanlarının fotoğraflarından yaşama düşen bir gülüş, bir tat, bir ses ve bir kıpırtı idi.

Bana, akıp giden zamanı, yaşamın geçiciliği içinde durup derinden hissettiğim incelikleri anımsatan bir masal rengiydi sepya.

Şimdi de eşyayı saran, nesneleri kuşatan sonsuzluğun tülü, sepya rengine bürünmüş, zaman rüzgârında uçuşuyor…

Savrulan bütün renkler sepyada buluşuyor…

Evet; eminim artık, benim rengim sepya…

Sepya

                                    Pablo Picasso, Le Rêve (The Dream), 1932
                                    (hole supplied by Photoshop)