1 Kasım 2010 Pazartesi

MÜZE




bugün ben kendi müzemi gezdim
soluğumda samandan kağıt hışırtıları
taştan taşa günışığı bana taştan da ağır
dedim kendi kendime -baş taçlarını
takınıp çıkmalı -mor ceplerimde
virginanın taşları
 
ben bugün kendi müzemi gezdim
fazlasıyla yürekli-ve telaşlı
ne giymiştim adımlarım sık mıydı
kendi müzemde kendi lahidime yabancı
dedim-paslı kanatlar çırpınıyor şuramda
'geldi yitme zamanı'
 
müzemde hepimize söz geçiren bir anı
gibi acının gözlerinden okudum
ne kadar sevmiş olduğumu sizi
anlattılar torsolar bana
kaybettiğimi ve bükülmüş bileğimi
oyuna sürülmüş kağıtlar arasında
 
ben bugün kendi müzemi gezdim
aldanışımın tozlu düzeneğinde
deneysel bir keder yarattı sizi
aşkın tarih önceki solucanları
tutkunun kırk ayakları yarattı
iştahla devinmesi karıncaların
 
ben bugün kendi müzemi gezdim
sevimli bir etek dizlerimin üstünde
yağmur birden başladı -yürüdüm
sırtımda incecik bir cesetle..
 
S.İ.Y.A.H



                                                                        Lal