12 Mayıs 2014 Pazartesi

HER BİTİŞ BİR BAŞLANGIÇ DEMEKTİ..

Fransa'nın küçük bir kasabası olan Orly'de 1850 yılında doktor olan anne ve babanın 2. çocukları olarak dünyaya gelmiştim. Çocukluk yıllarımdaki sakinliğim ve çocuk yaşıma rağmen mantıklı konuşmalarımla annemleri büyülemiş, okul yıllarımda kazandığım başarılarımla bir çok öğretmenimin örnek gösterdiği bir öğrenci olmuştum. İnsanların duygu ve davranışlarının sebeplerine olan merakım beni psikoloji okumaya yöneltmiş ve hatta Strasbourg Üniversitesindeki en genç doktora öğrencisi ünvanını almıştım. Şu an büyüdüğüm kasabada yaklaşık 10 yıldır psikolojik sorunları olan hastalarımı tedavi ediyorum.
Bu kasabada bir çok insanın batıl inançları bulunuyordu. Bunlar arasında en ilginci ise Karoline adlı hastamdı. 21 yaşında genç bir kız olan Karoline 6 ay önce ailesi ile birlikte gelmişlerdi. Durgun bir yapıya sahip olan bu kız Martinez ailesinin tek kızıydı. Omuzlarına kadar olan kısa siyah saçları her zaman dağınık ve bakımsızdı. Gözleri irice ve koyu kahveydi. Simsiyah saçları beyaz tenini solmuş gösteriyordu. Yaşadığı her olayı duru bir sakinlikle anlatması hem ürkütücü hem de rahatlatıcı olmasından ötürü bir çelişki yaratıyordu.
Karoline Martinez rüyalarından etkilenen ve onların gerçek hayatla ilişkisi olduğunu, bir nevi olacakları gördüğüne inanan bir hastamdı. Uykularında onu ele geçiren kötü bir ruh olduğuna inanıyordu. Yaklaşık 2 senedir uyumamak için çeşitli ilaçlar kullanmış, birkaç kez intihara teşebbüste bulunmuş, kendini anlatamadığına inanan biriydi.Ona başından beri inanmış mıydım bilmiyorum ancak Karoline bana rüyalarını anlatırken çoğu zaman içimde bir ürperti olduğunu hissettiriyordu.Bir çok hastalık tedavi etmiş olmama rağmen böyle bir hastam hiç olmamıştı.Bunun uzun soluklu bir tedavi olacağını ama sonunda onu tedavi edeceğime çok inanmıştım.
Bir keresinde kuzeni Meline’nin ölmesi gerektiğini yoksa onun çevresine çok zarar vereceğini gördüğünü annesine anlatıp koşarak evden ayrılmış ve doğruca kuzeninin evine gitmiş,kuzeni Melineyi görür görmezde üzerine saldırmış.Babası onu zor ayırıp sakinleştirmiş. Karoline ise bana bu olayı anlatırken derin bir huzur içindeydi. Çünkü kendisi bu olayı hiçbir şekilde hatırlamıyor, sadece ona anlatılanları paylaşıyordu.
Ara sıra uyguladığım tedaviler ve sakinleştiriciler birkaç ilaç fayda ediyor gibi olsada çok geçmeden Karoline ilk günkü haline dönüyor, her şeyi baştan anlatmak ve dinlemek zorunda kalıyordum. Aslında bu tür hastaları hastaneye yatırıp tedavisini gözetim altında devam ettirilmesini önersem de Karoline’a baktığım zaman onu bırakmamam gerektiğini hissettiriyordu. Doğrusu ben Karoline’a yeniliyordum ve bu başarısızlık ben de merak duygusu da uyandırmaya başlamıştı.
6 ay boyunca bazen iyi genellikle kötü durumda olan Karoline’ i 3 hafta önce tekrar çağırdığımda bütün seans boyunca şarkı mırıldanır gibi söylendi. Söylediklerini zar zor anlasam da cümlenin içinde gizlenen bazı kelimeler tüylerimi ürpertmeye yetmişti.
Tam 1 saat 14dk onu öylece dinledim. Sonra da seansın bittiğini söylediğimde bana dönüp ‘benim seansım bitti’ dediğinde hiçbir şey söylemeden yüzüne baktım. Garip bir tebessüm oluştu yüzünde, sonra da çantasını alıp çıktı.
Oturduğu eski sandalyede ince beyaz ceketini unutmuştu.Peşinden gitmek geçmedi içimden.Kapının yanındaki portmantoya asıp,masama oturdum. Çok geçmeden telefon çalmıştı.Eşim Suzan’dı arayan. Eve geçerken almam gerekenleri söylüyordu.Bir kağıda not alıp,kapattım telefonu.Koca gün 2 hastam olmasına rağmen öyle yorgun hissetmiştim ki kendimi,zar zor ayaklanıp ceketimi alıp ben de çıkmıştım.Eve vardığımda eşimin leziz yemeklerini bir an önce mideme indirdim sonra sıcak bir duş aldım. Öylesine mayışmıştım ki ne zaman uykuya daldım pek hatırlamıyorum.
Ofisin kapısını açmaya çalışıyordum.Anahtarı ne tarafa çevirirsem çevireyim kapı kitlenip duruyor,içeriden garip bir ses geliyordu.Bir anda fark ettiğim ofisin içinde olduğumdu kendimi kilitleme çalışıyordum. Arkamı dönüyorum fakat biraz tedirginim. Ofis içinde bir tek eski dökük sandalyem duruyor üzerinde Karoline’nin ince beyaz ceketi,ürperiyorum. Kafamı yerdeki siyah taşlardan kaldırdığımda arkamda kalan kapı bir anda karşımda beliriyor ve kapının önünde sarkan bir beden,yaklaşmıyorum. Uzun bir süre bakıyorum, bu beden yorgun ve halsiz görünüyor, Karoline diye sesleniyorum istemsizce. Yüzü pek görünmüyor. Sonra garip bir mırıldanma duyuyorum,tanıdık kelimeleri barındıran.-sıra,kader,bitiş,başlangıç,sıra,kader,bitiş,başlangıç,…- Nefes almakta zorlanıyorum. Sanki nefes alamıyorum..
Yataktan sıçrayışımla eşim Suzan’da korkmuştu. Birkaç saniye nerede olduğumu anlamaya çalıştım.Gördüklerimin kabus olduğunu anlayınca derin bir nefes almıştım. Saate baktığımda sabah 5 olduğunu fark ettim. Eşime geçtiğini tekrar uyumasını söylerken aklımdan, rahatsız edici kelimeler geçiyordu. Kalkıp salona inmiştim. Gün ağırana kadar eski gazeteleri okudum, birkaç bulmaca çözdüm.Kafamı dağıtmak için iyi gelmişlerdi. Saat 7 buçuk olduğunda giyinip, eşimin yanağına bir buse kondurmuştum. Ofise gitmek için yola koyulmam gerekiyordu.
O gün gördüğüm rüyadan sonra bir karar almıştım.Karoline’nin ailesine onu bir hastaneye yatırmaları gerektiğini bu şekilde tedaviye devam etmek onu daha da kötüye sürükleyeceğini anlatıcaktım.Sabah 9 da seansı vardı. Ofiste de zaman geçirmek için birkaç yazı yazdım, kendimi o kadar kaptırmışım ki saatin 11e geldiğini anca fark ettim. Hiçbir seansı kaçırmazdı. Martinez ailesi kızlarının iyi olması için her şeyi tam yapmak isterlerdi. Ne olmuştu da gelmemişti diye düşündüm,aklımdan yine kelimeler geçiyordu. Daha fazla dayanamadım,ceketimi alıp çıktım,Martinez ailesine bu durumu evlerinde anlatıcaktım. Yarım saat uzaklıtaki evlerine vardığımda kapılarını açık bulmuştum. İçeri girmek için iki kez düşündüm ve sonunda kendimi içeri buldum. Tanımadığım bir çok yüz vardı etrafta, ağlaşan kadınlar onları sakinleştiren beyler. Sonunda Karoline’nin annesini gördüm karşıda. Yanına gidip oturdum. Yüzünde acı oturuyordu. Ne olduğunu sormama gerek bile kalmamıştı. Kadın ağlayarak bakıyordu.Sustum. Sonra dönüp bana bir mektup verdi, mektubun üzerinde Dr. Andrie yazıyordu.Size bu mektubu bırakıp kendini asmış dedi. Mektubun içindeki kağıdı açıp okumak zor gelse de içimdeki meraka yenilmiştim. Kağıdın tam ortasına yazılmış kelimeler bir an da kalp atışlarımı hızlandırmıştı.’Sıra,kader,bitiş,başlangıç. Benim sıram bitti, kader sizi seçti, her bitiş bir başlangıç demekti’ yazıyordu.
Karoline o gece sırasını bana devrederek gerçek bir uykuya dalmıştı.
Sonbahar Sarısı