16 Mart 2013 Cumartesi

METASTAZ



aramıza aldık seni; ben ve gökyüzü. başını ona yasladın,
ayaklarını bana. limana uğramayan gemilerin sesiyle taradık
dalgın saçlarını.

sessizce akıp giden nehirlere dayadığın bir dirseğin vardı
senin. ve sırtında benden önce dokunanların izi. upuzun
rüzgârlar geçti bıraktığın oyuktan. gölgende sürükledin
dünyanın geçmişini.

gidilecek bütün şehirlere gittin de, bir tek kendine gösterdin
beni ne kadar çok sevdiğini.

bölünerek çoğalan halklar gibiydik seninle. sen görünmez evler
yaptın kendine mesafelerden. ben o evlerin altında tükettim
harflerimi. tenindeki gölgelikte uyudum, at sırtından düşmüş
bir çocuğun rüyasına girmek için. omcalar devrildi içimde,
ucundan tuttum paslı bir orağı.

ne zaman yan yana gelsek, kocaman bir boşluk oluştu aramızda,
içinden yokluk taşıyan kağnıların geçtiği. yaklaştıkça sana, daha
da büyüdü önümdeki uçurum. etimde kırıldı sessizliğin şehvetle
fırlattığı ok.

aşk; içimizde bir zenci mahallesi.

açık bir yaraya dokunur gibi sevdim seni. seni aklımda kâğıt
kesikleri, çöle tuz götüren tekneler, henüz yazılmamış bir
kitabın ilk cümlesi.

aramıza aldık seni; ben ve gökyüzü. sesini ona, suskunluğunu
bana verdin. martılar birer birer lodosa asarken kendini, bir
ağaçtan sızan sularla yıkadık gövdeni. denizin içinde kaybolup
gitti mercan kayalar.

aşk; çoktan yıkılmış bir sığınak, içimden dışıma sıçradı yanmış
bahar bahçesinin zehri.

Kahverengi

                                                           Norma Shearer