2 Aralık 2013 Pazartesi

deplasman fakiri...

ne zaman kalkıp sana gelsem
ardımda belki geri dönerim diye iştahla bekleyen bir uçurum
ve yağmurun darmadağın ettiği çiğdem tarlaları

sen bilmezdin ama
yıldızlı gecelerde gökyüzünü süpüren saçların
rüzgâra yamalı bir çarşaf gibi açtığım göğsüme batardı
sen sanıp sarılırdın gördüğüm ilk ağaca
uzak doğu köylerine yağan ilk kar gibi kokardı saçların

yukarıda birbirine bakıp duran iki ay gibiydik seninle
karnında unutmuştum denize bakmaktan henüz dönen ellerimi
parmaklarım çoktan kurumuş bir ırmağı çizmişti gövdene
ilk aşk, ilk aşıdır demiştin
kötü yanlarını da göze almaktır batının
ayaklanıp içimize yürümüştü bir sabah vakti
ağacın ve taşın sırtından geçinen yosunlar

ateş tenekeleri duruyordu seni beklediğim duvarın önünde
ellerimi daldırıp çıkarmıştım bana dokunduğun ilk günü

şimdi bir bacağı kırık bir köprü var seninle aramızda
kucağımızda dağlardan yeni dönmüş yorgun bir aşkın ölüsü
senin kalbinde şarkılarla çoğalan kalabalık bir yalnızlık

ne zaman kalkıp sana gelsem
kapısını aralardın şehvetini esirgemeyen boşluğun
ve boynuma uğurlardın kendini kesmekten yorulmuş bir bıçağı

güzelliğini hatırlıyorum; güzelliğin nabzıma sürten şeytantırnağı


Kahverengi