7 Ocak 2017 Cumartesi

KAÇIŞ

Aramızda kırılmış zamanın uzaklığı yatıyor 
Enine boyuna serilmiş yıllanmış bir halı gibi. 
Çırptıkça bitmeyen bir tozu var, düşlerimi tahriş ediyor. 
Gölgelerin suretleri hep karanlık, güneşli bir günde bile. 
Kayboluyorum acının kestiği yırtık teninde. 
Yalnızlığımla dans ediyorum bu gece. 
Gölgeleri izliyorum. 
Yalnızlığında bir gölgesi var, konuşmuyor sadece. 
İnsan yalnızlıktan sesini unutabilir. 
Böylece hayatın en iyi sırdaşı olur. 
Ruhun taşıdığı bedenin bütünlüğü bozulmuş. 
Anlamları kırık, cümleleri eksik. 
Noktası bile yok sonsuzluğuna sığınılacak. 
Gece gibi karanlık, acı gibi acı. 
Ölümsüzlüğü içen toprak gibi. 
Küflenmiş duvarların renkleri düşüyor yalnızlığın çatısına. 
Yara izlerin kanıyor bizim aramızda. 
Boğazından yuvarlanıp düşen kelimeler, 
Sessiz bir kaçışa zemin hazırlıyor. 
Her seferinde daha derine düşüyor yara izlerin. 
Şimdi yırtılan kapı ağızlarından gidiyorsun. 
Oysa gidişinde yakışmalıydı gelişine. 
Bazı yaraların kabukları soyulmuyor. 
Kalbimde bir makas aralığısın.

Siyah Eskisi