23 Ekim 2013 Çarşamba

BİR YERLERDE

Tavan, evet evet tavan.

Hani şu dört duvarın üstündeki şey.

Biraz pütürlü, dağınık ve yalnız,

Düşünceyle boyanan,

Baktıkça zamanı yok sayan.

Acının haklı sonsuzluğu gibi,

Jiletliyorum düşlerimi,

Çaresizlik bir anakonda gibi sarıyor bedenimi,

Nefesim elektrik tellerinde gerili,

Görüntü gelip gidiyor,

                             Akıt bana zehrini,

          Kutsuyorum çaresizliğimi,

                     Geceden kalma çizik zeytinlerini.

Karanlık geliyor sıska yalnızlığıyla.

Sessizliğinden tanıyorum onu.

Söylenmemiş, söylenmeye cesaret edilemeyen sözlerle,

Eksik yarım kalmış hikâyelerin tüm esrikliğiyle,

Acının verdiği gürültüyle geliyor,

Bir fırtınanın sessizliğiyle.

Ellerim bağlı bekliyorum.

Kayboluyorum,

Bildiğim en kör dehlizlerde.

Kan kokusu takılıyor peşime.

Eğilip ağzından öpüyorum.

Susuyor yalnızlık, kemikleşiyor,

Beklentiyle aynı yerde kırılıyor.

Gözlerim çatlak iki kiremit,

Sağanak yağmurlarda sızdırıyor ara sıra.

Uzuyor zaman, demleniyor hayat, rengini alıyor.

Bakışlar donuyor, gölgeler duruyor.

Gülümseme dudağındaki mühürlere takılı kalıyor

Uçurum gözümde değil, içimde büyüyor.

Bir çizik atıyorum yüreğime, sana değmiyor.

Dökülüyor tavan, yıldızlar düşüyor.

Gölgeler ışıkla oyun oynuyor.

Ellerim uzuyor, sonsuz uzuyor,

Ve sonra buruk teninin deltasında kayboluyor.

Hayat yanılsamadan ibaret tavanda.

Siyah Eskisi