16 Haziran 2012 Cumartesi

AKREBİN YOLCULUĞU



Montre doğruldu yatağından ve düşündü bi’ harap halde, saat kaçtı, kaçı kaç geçiyordu yine, nasıldı
geçimleri, daha da mühimi saat kaçtı işte, duvara dayalı duran yatağını komedine doğru sürdü. Hazır ayağa  kalkmışken çarşafları da kirletmeliyim diye düşündü önce yatağın üzerinde kirli ayaklarıyla bağdaş kurdu,  her sabah bu saat de kaçı kaç geçer bilipte bilmezlikten gelirken verdiği huzursuz
Düşüncelerden ötürü Buda’ya şükreder sonra işemeğe giderdi.  
Bu sabah öyle yapmadı yatağından doğruldu saati düşündü ayaklarını ıslak ve tozlu yere bastı toz zerrecikleri her sabah olduğu gibi saatin tik takına eşlik ediyorlardı.  Montre, karşı dağın eteğine yuva yapmış yelkenliyi selamladı ve hayır bu  işte bir terslik vardı.  Montre bu sabah komedinde kurumuş bir parça karanfili ağzına attı ve gülümsedi.

Şeytan bunu görse gurur duyardı,  herkes bilir kurumuş papatyaların, ökse otu kadar zehir saçtığını,
Montre, gurur duydu şeytanın kör olmasıyla ve elini tanrıya açtı, tozlu ayakları şükretmeye hazır
Çırpınıyorlardı, yatağın ortasına dairesel kıvrımlarla ayağına kapanan düşüncelerinin zerrelerini bıraktı. Tekrar kalktı yatağından ve yazlık yün battaniyesini düzeltti, IV. Elizabeth’den kalma kağıt parayı cebinden çıkardı ve her sabah olduğu gibi yorganın üzerinde zıplattı, yatak kayık hanedeki bir sandal gibi yampulluğundan doğrulmaktaydı.  Yatağına oturdu komedinin üzerindeki gözlüğünü sildi elinin tersiyle, bir bezle üzerinden geçti parmak izi bırakmamalıydı karıncaları öldürdüğünde gözlüğü müebbete mahkum olabilirdi.  Guguklu saat yıllardır duvarda ötmeyi bekleyen bir kuş gibi çırpınmaktaydı,  Montre saate baktı ve her günkü gibi sabahın altısını altı geçmekte ama o
Geçinemediklerine inanmaktaydı.

Guguklu saati aldı duvardan botlarını kuşandı, çorak toprak bir  yoldan gidecekti köpeği Kris’i çağırdı, Kris onu kapıdan aldı  ve yola koyuldular Varta’nın saatçi  dükkanına vardıklarında dükkan kapalıydı. Montre inanmadı, Kris havladı,  Montre kızgındı bir hafta  sonum var onu da saatim bozuk geçiremem, zaman bugün duramaz diye düşünüyordu. Yüzü koyun yere  kapandı,  Kris bu bekleme süreceni bir çoban köpeği olarak boş geçirmemiş ahşap binanın kenarına  yuvalanan bir akrebi canlı canlı yakalayı vermişti, yemek için erken bir saat olduğundan yere  kapaklanan sahibine bir hediye vermek istedi, ağzında yarı baygın duran akrebi Montre’nin önüne bıraktı,  Montre gözlükleri parlayarak, heycanlandı ve evlerine döndüler,  Montre yerinde duramayacak  kadar heycanlıydı eski tamir masasını odanın ortasına çekti günlerce guguklu saati yapmak için uğraştı, bir çığlık attı ve Kris’e saati yaptım diye bağırdı, Kris mutluluktan havladı ve kuyruğunu sallayarak odadan çekildi artık görev tamamdı sahibi huzurla uyanacaktı,  Montre guguklu saatin yelkovanıyla kendi akrebinin ahengine dalıp gidiyordu, saati duvara astı ve huzurlu bir uyku  çekti.

 Kris sabah saat öttüğünde saatin karşısına dikildi. Köydeki diğer  çoban köpeklerini topladı ardından sahipleri geldi.  Hekim yataktaki akrebi de  Montre’yi de aynı tabuta gömdürdü.

ŞemsAzure



                                                                        ŞemsAzure