Anneannemin koltukları, atamıyorum bir türlü. Yeni örtüler serdim gelirsin diye…
Eskinin kokusu var mıdır? Bu kokuyu sever misin acaba? Bilmiyorum, neyi
biliyorum ki zaten? Bak, soruları biliyorum.Cevapsız kalsın, beklemediğim
cevaplar olsun fark etmiyor. Soruları seviyorum. Bir sır vereyim mi? Soru soran
aslında çok da karşı tarafın cevabı ile ilgilenmiyor, hatta dinlemiyor bile.Yanlış
anlama, ben cevaplarla ilgileniyorum. Bak seninle bir oyun oynayalım.Sana soru
soran birinin yüzüne bak ama dikkatlice, kendi cevabı hazırdır, hatta dudakları
kımıldar, konuşman bitsin diye heyecanla bekler bazen de bekleyemez bile.
Suratı asıldı mı? Beklediği cevabı verememişsin!
Oyun moyun derken esas konuşacaklarımı şaşırdım. Bazen kalem akıldan önce
gidiveriyor, desene kalem de sabırsız.
Kapı çaldı, geldin mi? Yeni örtüler serdim, evi ısıttım, ocağa çay koydum. Sıradan
şeylerden konuşuruz olmaz mı? Ne bileyim 'porselen demlikte çay güzel olur', çocukluğumuzdan da konuşuruz hatta oyunlardan; dokuz kiremiti bilir misin sen?
Sapan yaptın mı hiç?
Yan komşu..Sıcak kurabiye getirmiş. Kapıyı çalan diyorum, yan komşuymuş.
Başka zaman olsa bu kurabiyelere nasıl da sevinirdim. Kurabiyelere sevindim de
kapıyı çalan sen değilmişsin.
Kadıncağıza da ayıp oldu, kafasını uzattı kapıdan, gel felan demedim. Bu bekleme
anını bozamam. Belli dertliydi yine. Neyse onun gönlünü yarın alırım.
Çayın yanında bu kurabiyelerden de yeriz olmaz mı? Saat kaç acaba, saatleri
kaldırdım söylemiş miydim? Zamanla dalga geçiyorum bu aralar!
Beklemenin tadını kaçırma olur mu? Bak koltuklara da oturamıyorum örtüler bozulacak
diye. Sahi sana söyledim mi? Bir pikap aldım, harika çalışıyor. Müzik de dinleriz sen
gelince.
Kurabiyelerden bir tane ağzıma atacagım, biterken kapı çalacak. Off gelen yok. Şöyle yapayım küçükken de yapardım bunu. Bundan sonraki şarkı benim olsun o sırada
gelirse beni seviyor demektir. Dördüncü şarkı mı deseydim? Neyse, üç hakkım olsun.
Allahın hakkı üç..
Oturuyorum valla bozulursa bozulsun örtüler!
Kapı mı çaldı?
Yok. Koltuğun yanında duran şiir kitabını alıyorum elime, yalnızlığıma teslim oluyorum. Rastgele bir sayfa açıyorum, Adnan Azar'ın Okuntu adlı şiiri çıkıyor karşıma.
İçimden geçen sese mani olamıyorum; ‘ bu şiir onun için ’
İçimden geçen sese mani olamıyorum; ‘ bu şiir onun için ’
''Mevsimlerden denizi,
inceliklerden en çok geçmişi özlediniz.
Sevgiyi kavramanın ağırlığı başlayınca
bizim gibi kaçmadınız.
Belki biraz ağladınız; bir gözyaşı izi boyunca kanadınız.
Akşamlar ve parklar arasında dünyaya en çok siz yaraştınız.
Şimdi sizi çok özlemişiz.
Bir akşam bize gelirseniz, geniş koltuklarda otururuz; susarız.''
ÜçRenk Mavi
Frederic Leighton