Ziya Alpay Anısına
Dil’im ele versin beni istiyorum bugün
Korkusuzca yazabilmeliyim evetti, hayır’ı
Bugün geçmişin ayıplarını yırtabilirim
belki de
Yasaklı ıslığı kör zihinlerden
çıkarabilirim
Ve sesimi bölebilirim her dil’e korkmadan, saklanmadan
Parmaklarımı boğazıma sokup o kahredici
düğümü çözebilirim
Bugün.
Kapı eşiklerinden doğan çocukları hepimiz
Öyle uzun uzadıya düşünülmedi adımız
Çoğumuzunki baba yadigarı desek yalan olmaz
Yalan olmaz ıslığın sesi
Bir ses etse geçmişim adım değişir
buralarda
Koşar giderim ıslığın peşinden
Eğer kendi dili mi konuşabilseydim yahut
yazabilseydim,
Annemin adını
Toprağın rengini
Suyun sesini
Ağacın adını
Evimin adresini
Mektuplarımı
Sevinçlerimi, sızlarımı
Öfkemi, kavgamı
Küfürlerimi
Masallarımı
Güneşimi
Denizimi
Bütün renklerimi
Ve kendi dilimde ‘’seni seviyorum’’u
diyebilseydim eğer…
Diyemedim de yazamadım da
Ağzımızda parşömenden bir yama
Tam tekmil milli eğitimimiz
Ne milli olduk ne de mutlu
Resmi bayramlarda buz kesiği ayaklar
Avuçlarımızda buğulu nefesimizi saklarken
Kırk kesim tekmil birden
Tarih çizelgesi yazıyor
Gök yüzünde ne ay ne de güneş
Motorlar sahte renklerle gökkuşağı çiziyor
Yalan yok
Tanrı
o zamanlar henüz çocuktu
Kendi ellerimizle tutuk, kaldırdık
kendimizi
Sek sek oyunlarından gizlice ceplerimize
misket yerine taş koyarak
Oradan oraya koşarak bıraktık
ağırlıklarımızı
cep deliklerimizden içeri sızan hava
tüylerimizi diken diken etse de
Memeleri bıngıldak yumuşaklığındaki kızlar
Elinde kasnaklar sürü önlerinde
Bordo bereli vatanseverlerin iştahlarını
okşarken
Sakalarını kendine batıran delikanlılar
Kan ter içinde
İskele üstünde güne başlarken
…
Bütün yalanlar önce çocuklara söylenir
Sonra çuvalla ata-sözleri. özdeyişler
Oysa onlara kalsa yalan fukarası
olacaklardı belki de
Maalesef biz büyüdük hanımlar beyler
Ve gövdelerimizden daha ağır yalanlar var
kucağımızda
Bana dair bildikleriniz ise
Tarih bilgisi dersinde fotoğraf altındaki parantez
içi kadar
Ve
Ben
Ve
Siz
Ve
Onlar
?