27 Aralık 2014 Cumartesi

ŞAŞI ZEMBEREK


Serçe titrekliğindeki ellerini uzattı
Bir nefes çekti sigarasından,
Buğulu dudakları aralandı.
Üfledi dumanı, kelimelerle birlikte.
Bir sigaralık cümleler kurardı.
Maviye bulanmıştı elleri
Ona sarılmak, gökyüzüne sarılmaktı.
Kuşlara, yıldızlara, bulutlara
ve aya 
ve güneşe…
Ona sarılmak, dünyaya sarılmaktı.
Bir çalar saat gibiydi gelmeleri,
Hep gitmeye kurulu.
Nabzında ayak sesleri.
Zemberek saatin koluysa, zehir zamandı.
Raslantılar ve zaman…
Biri kör, biri şaşı
Şaşı olan anlattı gördüklerini
Dünya tek bir noktada durur.
Hüzün sarmaşıklarının arasından bir ayyaş çıktı.
Kıtalar arkası bu coğrafyada 
Kıyamet dedi aşkımıza.
Hangi kahin, hangi falcı bilebilirdi…
Tütsülenmiş evlerde büyü yapılıyordu gizlice.
Cinnet mevsiminde ihtilaller gezinmekte.
Tutku bir kadeh şarabın içinde,
İlişmek gece yarısı karanfil kokulu tenine.

İçinde sese dönüşmeyen bir acı vardı.
Gizlice beslenmekte.
Bu bir sır, kimsenin bilmediği,
Volta atan bir avare.
Bizim sonumuz, telgraf tellerinde gerili,
Bir haber alıp götürür ebediyetimizi.

Aşk sözün ötesindedir.
Ezberlediğimiz bütün şiirler eksik.

Siyah Eskisi