-DEĞİL,
Üstelik hatırı sayılır bir kabahattir de cumartesi günleri. Yani umudu ya da bir dostu düşürenler kadar muadilidir sağ kalmanın. Her boyutta uysallaşandır. Elmayı dişleyende o dur, inciri yeşerten de. Bizi böyle geçmişten gelme bir sesle çağıran:
- Tanımak iki keredir
- Tanımak, iki kere.
İşte o yalnızca bir cumartesidir. Her cumartesinin kollarına uyanan bir cumartesi sesidir. İrkilmesi veya incinmesidir. Kulaklarıma inanamıyorum. Duyduklarım, yaşlı bir tuafiyecinin kaybolmayan mezurası kadar sihirli. Bu biraz da bir cumartesi hırsızının ilgisizliği
- DEĞİL Mİ?
Sizinle… Belkide… güneşin gerindiği, denizin durulduğu bir sabahçı kahvesinde. -Hepimiz yaşadık biraz. Belki müthiş bir unutuluş halinde. Birkaç gereksiz sözün yine de bir sese olan gereksiniminde. Düz ya da dalgalı bir gezintide. -Uzaktan uzağa… Meteliksiz çocukların bit pazarlarını kurcalayan gölgesinde. Belki dalgın, belki dağılmış bir şenlikte. Tesiri yok bu yorgunluğun. Yok, Kırıştırmıyorum sizi biriyle. Bazen aşkın ne olmadığını karıştırıyorum hepsi bu – değil. Sizinle…
Sizinle… Belkide… güneşin gerindiği, denizin durulduğu bir sabahçı kahvesinde. -Hepimiz yaşadık biraz. Belki müthiş bir unutuluş halinde. Birkaç gereksiz sözün yine de bir sese olan gereksiniminde. Düz ya da dalgalı bir gezintide. -Uzaktan uzağa… Meteliksiz çocukların bit pazarlarını kurcalayan gölgesinde. Belki dalgın, belki dağılmış bir şenlikte. Tesiri yok bu yorgunluğun. Yok, Kırıştırmıyorum sizi biriyle. Bazen aşkın ne olmadığını karıştırıyorum hepsi bu – değil. Sizinle…
Kemik