öfke ve
sevinç; --sevecen kaldığı sürece—sözcükler kalabalığa dönüşmeden bir gerçek
aramaz mı?.. ola ki aramıyor ve sözcükler kalabalığa dönüşüyorsa gerçek nasıl
bulunacak ya da bilinecek…
hayatlarımızı, düşlerimizi ya da
aşklarımızı birilerine kabul ettirebilmek için töresel konuşmalar yapmak
zorunda mıyız?..
iyi ve dil arasında kurduğumuz
ilişki ya da bağ ikna yöntemlerimizden biri olabilir mi?..
ihmal edilen soruların tamamlayıcısı
olan yanıtlar insanda neyin / nelerin sınanmasıdır?.. hazır tutulan yanıtların gerçeği hedef
almadığını ve bu yüzden olumsuz çağrışımlarla duyulan hayranlık gösterilerine
neler demeli?..
alan yaratmak ve alanı genişletmek
böyle bir şey galiba…
emredilen törelerin yaşamı ne kadarı
günceldir?.. gündelik hayatın güncellik adı altında hayret uyandırıcı karşıtlar
yaratmadıkça törenin bir nokta gibi sürekli çoğalması ve çoğaldıkça kategoriler
oluşturması anlaşılabilir mi?
tutku ne tür bir mekân kavramıyla
oturur / yerleşir şiire?..
ne tür olasılıklarla?..
Akıl Karası