Bırakırsam, düşebilir.
Bırakırsam, kalabilirim.
Kenarda. Oymalı ayakları var, üzerindeki yuvarlak hareler ceviz ağacının yaşanmışlıklarını anlatır gibi iç içe geçmiş. Ceviz masanın üzerinde duran su bardağı düşebilir. Elimin çarpmasıyla, kenara doğru savrulmuş, son anda yaptığım hamleyle iki parmağımın arasında duruyor öylece. Tam tamına kavramıyorum. Öyle dengesiz duruyor ki tek parmağımı bıraksam düşecek. İçimde inanılmaz bir istek var, çıkardığı sesi duymak için.
Mantıksız ama anlamlı. Bencileyin.
Mantıksız ama anlamlı. Bencileyin.
Akıl yürütebilir ve kenarda duran bardağı avuçlarımın arasına alıp kurtarabilirim. İplerinden tutulup yön verilen kuklalar gibi, ipleri ile yön verilen insanlar gibi.
İpler elimde! Tanrıya özenme hali, ego hali, anlamsızlık hali, e hali. Bu hallerden birini seçebilirim.
Saatlerce bu halde de bekleyebilirim. Bu anlamsız durumdan, anlamsız bir öykü yaratabilirim.
Saatlerce bu halde de bekleyebilirim. Bu anlamsız durumdan, anlamsız bir öykü yaratabilirim.
Ses, su, kırıklar, parçalanmışlık, yokoluş...
Ya da
Sükunet, güven, varoluş...
İçimdeki ses yokoluşun da bir varoluş olduğunu anlatıyor. Parmaklarım kımıldıyor...
..............................
Kenardayım. Uzattiğı ellerini tutabilirim. Aşk denilen delilik haline ulaşabilirim. Gözlerimin kenarındaki hareler yaşanmışlıklarımı anlatır gibi.
Ellerim soğuk, terli. Bu tere karışmak ister gibi bakışları. Kendimi bırakabilirim, bu tere karışabilirim. Kalabilirim. İçinde inanılmaz bir istek var, nefesimi duymak için. Nefesimi verebilirim. Nefessizliğimde boğulmak için.
Mantıksız ama anlamlı. Bencileyin. Akıl yürütebilir ve arkamı dönebilirim.
Sonbaharı düşünebilirim, sarıdan kızıla karışabilir, yaprakların seslerinin daha bir anlamlı olacağını bilebilirim. (bilirim)
Şiir okuyabilir, her mısrasından kendime bir anlam çıkarabilirim.
Eğer uzatırsam ellerimi, onun kuklası olur ve beni oynatan ipleri sevebilirim.
İplerinin elinde; deli hali, uykusuzluk hali, divane hali, martı çığlığı hali, e hali olabilirim. Bu hallere düşebilirim.
Aşk, karmaşa, tutulma, parçalanmışlık, yokoluş...
Ya da
Sükunet, güven, huzur, varoluş...
Ah içimdeki ses tekrar: yokoluş da bir varoluştur.
Bıraktım, düştü: ses, ses, ses, su
Kalmadım, gitti: hüzün, hüzün, hüzün, sükunet
ÜçRenk Mavi