uçucu bir boşluktu
sona ermeyecek sandığımız…
sihirli yıldız tozlarını serpiştirdi
önce ve hep
bedenlerine ve dirilmiş ruhlarına tüm hükmediciliğiyle.
yaralı parmaklarının sonsuzluğa öykünen
maceralarından bir zerresinde, yine
yeryüzüne dokunmadan süregiden
kirpiklerini ay ışığına yasladılar
tane tane…
kirpiklerinin okları kendi danslarını raksediyorken
tenleri ve “ben”leri boşlukta
salına salına asılı...
silüetlerinin eskiz çalışmaları
evrenin derinliklerinde damarlarla kazılı
dipsiz boşluğun baloncuklarında ayrışmış ruhları
demirin çekim gücüne direniyordu.
serzeniştir “mani”ler…
loşluğun zerreciklerinde
kan damarları hızlanır.
hızlandı…
akıncılar toplandı devasa üçgen gezegeninin
bütüncül varoşlarına.
parmak uçlarından akan irtifanın asil damlataşları !
gece
yakıcı bir boşluğa uzanıyordu
şamanist yıldızların tozlarını serpiştirdiği
evrene, aya ve ışığının dansına
ve sona ermeyeceğini sanrıladığımız
yıkıcı boşluğa…
Ümmühan Yılmaz