ne
güzelsin, kırağı vurunca çatlamış bir meyve gibi
kim
dokunmak istese, tuz içinde kalmış yara
bozkırı
görünce terlemeye başlayan bir attan dinledin
ve
çıplak tende dolaşan bir karıncadan
buzda
yürüyen ölüler vardı adı unutulan dağlarda
otel
odalarında birbirine karışmış bacaklar
incir
yemekten kabarmış dudakların
tütün
sarmaktan sararmış parmaklarınla
yağmur
oluklarından aktı sabah, tohumlardan
avucunun
içinde buruşturdun günün ömrünü
harımda
yakılan ateşe baktın, karıkta kırılan suya
içinde
kırıntılar biriktiren bir mobilya böceği
kırlangıçlar
yuva yaptı karnına, alnına gün ışığı
koynunda
uyuttun akşamdan yonttuğun oğlunu
ne
güzelsin, yüzün çöl dili ve edebiyatı
göğsün
bulutları eğittiğin dipsiz kuyu
Kahverengi