Susuyorsun yine
Gözlerini öyle fener alayına dikmiş,
susuyorsun.
Aklının ucunda sallanan sözcükler,
Zaman hızlandıkça düşüyor birer birer.
Bir çocuk gibi, apansız.
Yaralı dizler gibi sızlıyor o zaman içim.
Hatırlar mısın?
Mavi bir gecede örmüştün saçlarımı.
Gece mavi, saçlarım siyah, ellerin beyazdı.
Kar yağmıştı sanki ellerine o gece.
Saçımdaki siyahı aldın akıttın içine.
Kirpiklerine tırmanıyorum durmadan.
Rüyan olamasamda, şahidin olayım istiyorum.
Içim rutubetleniyor.
Çiçekleri özlüyorum.
Ben seni tanımadan önce…
Aşka hep uzaktan baktım.
Görmedim menekşeyi, tanımadım moru.
Duyumsamadım böyle bir koku.
Bir göçebenin taşıdığı,
Ekilen ama biçilmeyen toprakların kokusu
bu.
Çıplak dallarımla düştüm toprağına.
Senin derinin yaprakları,
kurumuş bir bedeni
sarabilir.
Susuyorsun yine
Kutsanmış teninin içinde saklıyorsun
nefesini.
Gözlerinde donuyor kelimeler.
Işte o zaman içimdeki ateş dans etmeye
başlıyor.
Ritimlere uymadan…
Sevgilim…
Kalbimin çapağı.
Gözlerim dikilmiş geçtiğin yollara.
Donup kaldı bir kapı ağzında.
Hiç bir göz yaşı silemedi bu bekleyişi…
Düşürmedim seni kalbimden.
Göğsümde taşıdım.
Siyah Eskisi