14 Ağustos 2014 Perşembe

GÖLGE

  Kanatlarını çırpmadan uçan, cansız bir kuş yükseliverdi yuvasından. Yükseğe daha da yükseğe çıktı. Gözlerinin içinde kendisine ait olmayan bir canlının bakışlarıyla, hiç olmaması gereken bir yere doğru, hiç çıkmaması gereken bir yolculuğa çıkmıştı. Pençeleri arasında gizlenmiş bir yük. 40 yıllık uğraş. İnsan ırkının yetiştirdiği en büyük dâhinin izinden giden düzinelerce zeki adam. Olacakların farkında olup pişman olanlar, uykusuzluktan simsiyah olmuş, şişmiş gözleriyle, aynayla bile yüzleşmekten korkarcasına yüzlerini yıkayıp inzivaya çekiliyorlar.

   Kuş yükseklere süzülmeye devam ediyor. Onun yerine her şeyi gören gözlerindeki canlı, taşıdığı yükten haberdar. Duygularından arınmışçasına, olması gerekeni, emredileni yapıyor. Dışarıda bir sessizlik. Yağmur yeni yağmış, öyle bir yağmış ki sanki doğa gençliğine dönmüş. Ağaçlar daha yeşil, güller daha kırmızı, başkalarının aşklarına alet olmak için koparılmayı bekleyen papatyalar bile daha beyaz. Ufukta, iki dağın arasına birileri tarafından bastırılmaya çalışılmasına direnen, o sarının en açık tonundan kırmızının en koyusuna kadar tüm renkleri barındıran yaldız tanesi, günün güzelliğine kapılmış, batmamak için ayak sürüyor, sanki yağmurun bıraktığı rengârenk gök kuşağını terk etmek istemiyordu.

   Kuş daha da yükseğe süzüldü sessizce. Yağmur tanelerinin ağırlığını sırtından atan pamukların üzerine çıktı. İçlerine girip kimsenin onu göremeyeceği, duyamayacağı şekilde ilerledi. Gitmesi istenen yere, yıllar sonra bile gitmiş olmasına lanet edilecek yere yaklaşıyordu. Altında sadece masmavi sular kalmıştı. İlerisinde küçük bir ada, içinde yarına umutla bakan insanlar. Hayalleri, sevdikleri, yapacakları bir çok şey olan binlercesi.

   Usulca açtı pençelerini. Sorumlu olacağı şeyin ağırlığı, yükünü bırakmış olmanın hafifliğinden kat be kat fazlaydı. Sessizlik. Ardından büyük bir gürültü. Siyah bir dalga savuruyor tüm adayı. Ardından beyaz bir mantar bulutu yükseliyor göğe. O öyle bir melun yüktü ki sayesinde doğada başka renklere yer kalmamıştı. Beyaz mantar bulut, içine tüm umutları da alıp yükseliyor, altındaki simsiyah gölgesinde ise bir daha onlarca yıl yeşeremeyecek yaşanmamış hayalleri bırakıyordu.



Fluorit Mavisi




                                                               Maruki Toshi