Kanatlarını çırpmadan uçan, cansız bir kuş
yükseliverdi yuvasından. Yükseğe daha da yükseğe çıktı. Gözlerinin içinde
kendisine ait olmayan bir canlının bakışlarıyla, hiç olmaması gereken bir yere
doğru, hiç çıkmaması gereken bir yolculuğa çıkmıştı. Pençeleri arasında
gizlenmiş bir yük. 40 yıllık uğraş. İnsan ırkının yetiştirdiği en büyük dâhinin
izinden giden düzinelerce zeki adam. Olacakların farkında olup pişman olanlar,
uykusuzluktan simsiyah olmuş, şişmiş gözleriyle, aynayla bile yüzleşmekten
korkarcasına yüzlerini yıkayıp inzivaya çekiliyorlar.
Kuş yükseklere süzülmeye devam ediyor. Onun
yerine her şeyi gören gözlerindeki canlı, taşıdığı yükten haberdar.
Duygularından arınmışçasına, olması gerekeni, emredileni yapıyor. Dışarıda bir
sessizlik. Yağmur yeni yağmış, öyle bir yağmış ki sanki doğa gençliğine dönmüş.
Ağaçlar daha yeşil, güller daha kırmızı, başkalarının aşklarına alet olmak için
koparılmayı bekleyen papatyalar bile daha beyaz. Ufukta, iki dağın arasına
birileri tarafından bastırılmaya çalışılmasına direnen, o sarının en açık
tonundan kırmızının en koyusuna kadar tüm renkleri barındıran yaldız tanesi,
günün güzelliğine kapılmış, batmamak için ayak sürüyor, sanki yağmurun
bıraktığı rengârenk gök kuşağını terk etmek istemiyordu.
Kuş daha da yükseğe süzüldü sessizce. Yağmur
tanelerinin ağırlığını sırtından atan pamukların üzerine çıktı. İçlerine girip
kimsenin onu göremeyeceği, duyamayacağı şekilde ilerledi. Gitmesi istenen yere,
yıllar sonra bile gitmiş olmasına lanet edilecek yere yaklaşıyordu. Altında
sadece masmavi sular kalmıştı. İlerisinde küçük bir ada, içinde yarına umutla
bakan insanlar. Hayalleri, sevdikleri, yapacakları bir çok şey olan binlercesi.
Usulca açtı pençelerini. Sorumlu olacağı
şeyin ağırlığı, yükünü bırakmış olmanın hafifliğinden kat be kat fazlaydı.
Sessizlik. Ardından büyük bir gürültü. Siyah bir dalga savuruyor tüm adayı.
Ardından beyaz bir mantar bulutu yükseliyor göğe. O öyle bir melun yüktü ki
sayesinde doğada başka renklere yer kalmamıştı. Beyaz mantar bulut, içine tüm
umutları da alıp yükseliyor, altındaki simsiyah gölgesinde ise bir daha onlarca
yıl yeşeremeyecek yaşanmamış hayalleri bırakıyordu.
Fluorit
Mavisi
Maruki Toshi