Bir...
İki... Üç... Ve oyun başlar. Bir oyunda, oyuncuların adını asla unutmam,
üstelik sahne ışıklandırılmamış, kimin kim olduğu kesin olarak ortaya
çıkmamışken bile. Ama durun, yalnızca maskeli oyunculardan hoşlanmam, bir sonraki
sahnede maskelerini çıkarıp, sizi yanıltmaya çalışabilirler. Ve ben,
yanılmaktan nefret ederim.
Bir...
İki... Üç… Güneş var, güzel bir gün olabilir, ben birisine içtenlikle
gülümseyebilir, ona elimi uzatabilirim. Dudaklarından yalan dökülen birine inanabilir,
var oluşumla gurur duyabilirim. Kocaman elleri olan o adam beni incitmek için
kapı aralığında beklerken, sekiz kare çizip seksek oynayabilirim. Peki... Oyun
başlıyor, susuyor ve oyuncuları bekliyorum.
Dört…
Beş... Altı... Birinci sahne, karanlık ve oyuncunun maskesi var. Öfkeliyim, çok
öfkeliyim. Adını unutmamak için dikkatle izleyeceğim yüzler yok. Yalnızca
kendinden memnun renkler var. İlk sahneden nefret ediyor ve arkama yaslanıp
gülümsüyorum.
Dört...
Beş... Altı... Tek ayağımı kaldırıp zıplıyorum. Birinci kare, ikinci kare, üç-
dört çift ayak; tekrar tek ayak, beş altı... Taşı almalı... Yedi, sekiz yine
çift ayak. Peki, taş nerede?
Yedi...
Sekiz... Dokuz... İkinci sahne. Yüzler ve adlar yabancı. Ama her şey normal.
Tek bir maskeli yüz yok. Adlar tamam da, kim kimdi?
Yedi… Sekiz…
Dokuz… Taşı üzerinde yedi yazan kareye denk getirmeli, aksi halde sonsuza dek
oyun dışıyım. Ellerim titriyor, zihnimi o anın yoğunluğundan uzaklaşıp,
boşaltmalı. Yedi numaraya hedefleyip, yavaşça fırlatmalı ( ! ) taşı...
On...
On bir... On iki... Oyunculardan birini tanıdım. Oyundaki adı, “deli divanem”,
benim hayatımdaki adını ise unutmuşum çok önce. Öyleyse sahte bir ad olmalı bu.
Yine de komik. Gülmeli buna tüm izleyiciler. Katıla katıla gülmeli… Ha ha ha… Gülmeli...
Sayılar
anlamını yitirdi.
Adlar
da öyle...
Maske
görmek korkutmuyor artık beni. Tüm sahtelikleri ilk görüşte tanıyor ve
gülüyorum.
Taşı
aldım, geri dönmeli... Yedi, sekiz çift ayak, altı tek sek, beş, dört çift as, üç
sek, iki sek, bir sek. Yani sek sek... Ve işte güvendesin...
Oyun
bitti, oyuncular izleyenleri selamlıyor teker teker. Son olarak, maskeli baş
aktör geliyor selamlamaya. Çılgınca alkışlıyorum... Bravo bravo müthiş bir
oyunculuk... Bravo...
Üçrenk
Kırmızı